Dünya Şampiyonaları dışında yurtiçinde ve yurtdışında katıldığı etkinliklerde 60’ın üzerinde madalya elde eden Ayşe Begüm, ülkemizin en çok gelecek vadeden sporcuları arasında yer alıyor. Ayşe Begüm Onbaşı'yla gerçekleştirdiğimiz sohbete zorlu geçen 2020 yılından başladık, gelecek şampiyonalardaki hedeflerine kadar pek çok konu konuştuk. Tabii ki 2021 yılına vermek istediği mesajı dinlemeyi de ihmal etmedik.
Herkes için çok zorlu geçen 2020 yılı geride kaldı. Peki senin için 2020 nasıl geçti?
Ailelerimiz, arkadaşlarımız ve tüm sporcular açısından baktığımızda gerçekten çok zor bir sene geçirdik. Kendi açımdan baktığımda da çok iyi geçtiğini söyleyemeyeceğim. Çünkü antrenmanlarımıza evden devam ettik. Ve salon ortamı ve kültürüne alışık olduğumuz için evde kalmak bize çok iyi gelmedi açıkçası. Ama bir de bardağın dolu tarafı var. Belli sakatlıklarımız vardı. Onların giderilmesi için bu süreç iyi oldu. Kendimize vakit ayırma açısından daha önce belki hiç elimizde olmadığı kadar zaman oldu. Bu açılardan güzel geçti. O sebeple 2020 benim için ne iyi ne de kötü geçti demek daha doğru olur. Ortalama bir yıldı.
Bu yıl için neler bekliyorsun? Bu yıl hangi turnuvalarda yer alacaksın?
Önümüzdeki yılın programı biraz dolu açıkçası. Çünkü 2020 programını alıp 2021’e entegre ettiler. Bu durum bizi biraz zorluyor. Çünkü normalde tek senelerde Avrupa Şampiyonası, çift senelerde de Dünya Şampiyonası yapılıyordu. Önümüzdeki sene ise ikisi birden yapılacak. Bunların dışında Dünya Kupaları var, Open Cup’lar var, Amerika’da ANAC Turnuvası var. Bu turnuvaya katılmayı hedefliyoruz. Kısacası yarışacak bir sürü turnuva var. Ama asıl hedef tabii ki dünya şampiyonası.
2020’de dijitalleşmenin ön plana çıktığını gördük. Sen de sosyal medyayı iyi kullanan isimlerden birisin. Sosyal medya hayatının ne kadarını kaplıyor?
Sosyal medyayı antrenman haricinde benim yaptığım ekstra bir iş olarak görüyorum. Çünkü ona ayrı bir zaman ayırmazsak çok nankör bir platform. Dolayısıyla hemen sizi geriye çekiyor. O sebeple bu iş için ekstra bir vakit ve psikoloji ayırmak gerekiyor. Eğer sosyal medyanın yönetimini doğru yapamazsanız, işler de düzgün gitmiyor. Antrenmanları ya da antrenmana gittiğiniz zamanki içerik üretimini bir şekilde iyi yönetmek gerekiyor. Burada antrenörümle iş birliğim de çok önemli. Dolayısıyla sosyal medya benim ayrıca vakit ayırmam gereken bir iş.
Aldığın tepkiler ve takip ettiğin insanları göz önüne alırsak sosyal medyadan sen neler öğrendin?
Ben takipçilerime ve onların yorumlarına çok değer veren biriyim. Olabildiğince her yoruma geri dönmeye çalışıyorum. O sebeple takipçilerimle iyi bir etkileşim ve iletişimimiz var. Onların duygularına ve mesajlarına saygı gösteriyorum. Onlar da bana aynı şekilde. Genellikle yaptığım işler seviliyor. Antrenman sırasında ya da antrenman dışındaki normal hayatımda yaptıklarım beğeni alıyor. Onlar sevdikçe ben de bu işe daha sıkı sarılmaya çalışıyorum.
Yetenek mi önemli yoksa çalışma mı?
Aslında ikisinin de önemli olduğunu düşünüyorum ama ikisini iyi yapsanız bile yeterli değil. İşimizi en iyi şekilde yapmak istiyorsak hem yetenekli olmalıyız hem çok çalışmalıyız hem de yaptığımız işi sevmeliyiz. Çünkü ancak üçü birleştiği zaman bizi başarıya götürüyor. Bunlardan biri eksik olduğunda eksik kalıyor.
Geçen yıla dair en büyük ‘keşke’n ne?
“Keşke’m yok açıkçası. Geçen sene bütün sıkıntılara karşın iyi bir seneydi. Her ne kadar yarışmasak da kötü bir sene değildi. Genel olarak da keşke demeyi seven biri değilim. Ben bunun yerine genellikle ders çıkarıp keşke’yi bir kenara atıp, daha iyi sonuçlar almak için çalışıyorum.
Bu yıl seni en heyecanlandıran şey ne?
Tabii ki de Dünya Şampiyonası. Çünkü en büyük hedef o. Bu Dünya Şampiyonası, 2022 yılında yapılacak Dünya Oyunları’nın bir seçmesi niteliği de görecek. O sebeple bizim için ayrıca önemli. Yani iki ayaklı bir turnuvanın ilk ayağında mücadele edeceğiz. Ve ikinci ayak çok daha büyük bir ayak. O sebeple çok önemli bir turnuva.
Peki Dünya Şampiyonası’nda ulaşmak istediğin bir hedef var mı? Bir puan ya da yapılmamış bir hareket ya da kullanmadığın bir koreografi gibi.
Koreografi ile ilgili şunu söyleyebilirim. Sene başında bir tarz değişikliğine gitmeyi planlamıştık. Fakat sonrasında yeniden Latin-salsa ağırlıklı bir koreografiye döndük. Çünkü kendime güvendiğim bir kategori bu. Bununla yarıştığımda kendime ekstra bir özgüvenle podyuma çıkıyorum. Böyle bir şans varken işi riske atmanın doğru olmadığını düşündüm. Bu sebeple yine Latin-salsa ağırlıklı bir koreografi sergileyeceğim. Ama şöyle bir durum var. Geçen senenin puanlarına bakarsak zorluk anlamında şu an en büyük zorluk derecesini tek kadınlarda yapan benim. Bundan dolayı genel puanımın da artacağını düşünüyorum. Tabii hedeflerden biri dünya rekorunu kırmak.
Bu hedefe giderken aldığın destek sence ne kadar önemli?
Bireysel sporlarda destek çok önemli. Ben de şanslıyım ki Red Bull sporcusu olarak yarışmaya devam ediyorum. Red Bull’un bana sağladığı en büyük avantajlardan biri görünür olmak. Çünkü genel tabloda bireysel sporlara ‘verilmesi gereken’ destekle ‘verilen destek’ arasında büyük bir fark var. Verilmesi gereken destek kesinlikle çok daha fazla. Ben ise Red Bull sporcusu olarak yüzde 1’lik şanslı kısımda yer alıyorum. Her sporcu benim gibi desteklenip ihtiyaçları karşılanmıyor. Bence kesinlikle spora desteğin genel anlamda artması gerekiyor. Çünkü destek olmadan başarının gelmeyeceğini düşünüyorum.
Seni örnek alan sporcu adaylarına ve ailelerine ne tavsiye edersin?
Başarılı bir sporcu olmak için aile çok önemli bir etken. Ailenin desteği olmadan sporcu istediği kadar yetenekli olsun ve çabalasın, ancak belli bir yere kadar gidebilir. Ailenin, akrabaların, arkadaşların ve hatta sınıftaki öğretmenlerinin desteği çok çok önemli. Çünkü başarılı bir sporcu saç ayağı üstündeymiş gibi düşünülebilir. Biz belki üstteyiz ama bizi altta ayakta tutan bir sürü etken var. Bu sebeple ailelerin çocuklarına olabildiğince destek olmalarını tavsiye ederim.
Birilerine örnek olmak baskı yaratıyor mu?
İlk başlarda baskı oluşturuyordu ama artık oluşturmuyor. Çünkü artık bu baskıyı hem yönetebiliyorum hem de bunu bir sorumluluk değil, bir özellik olarak görmeye başladım. İnsanlara örnek olmak ya da beni örnek alan insanları görmek mutlu ediyor. Sonuçta yaptığınız hareketleri heyecanla izleyen bir kitle var. Tabii ki yanlış yapabilme düşüncesi size bir stres ya da sorumluluk yüklüyor olabilir ama doğru şeyler yapınca çok güzel oluyor.
Son olarak seni takip edenler, spor dünyasına ya da 2021 yılına vermek istediğin bir mesaj var mı?
2021’e güzel dileklerim olabilir. Kendisine şöyle seslenebilirim. Lütfen ama lüften önümüzdeki sene artık yarışalım. Çünkü bunu çok özledim. Yarışmak bana iyi geliyor. Bir de 2020’de şunu fark ettim ben yarışmak için doğmuş bir insanmışım. Evde kaldığımız dönemde her şey bomboş geldi. Evde antrenman yapıyorduk ama bir hedefimiz yoktu, bir belirsizliğin içindeydik. Ya da hedeflerimiz öteleniyordu. Bu durum beni gerçekten çok üzdü. Spor dünyası ve beni takip edenler için şunu söyleyebilirim. Spor yapmak gerçekten çok güzel bir şey. Sporun sadece fiziksel değil zihinsel anlamda da gelişime katkı sunduğunu düşünüyorum. Bu sebeple spor kültürünün küçük yaşlardan itibaren desteklenmesi gerekiyor. Hem sporculara hem de ailelere şöyle seslenebilirim: Asla pes etmeyin, azimle devam edin.