Hugh Jackman
© X-Men
Sinema

En Güçlü ve En Yetenekli X-Men Kahramanı Wolverine Kimdir?

MARVEL kahramanları arasında en çok hayran kitlesine sahip karakterlerden biri olan Wolverine hakkında bilmen gereken her şeyi Emre Özcan yazdı.
Yazar: Emre Özcan
7 dakikalık okuma itibarıyla yayında
İlk olarak 1974 yılında The Incredible Hulk’un 180. sayısında ortaya çıkan ve bir sonraki 181. sayıda tam hikayesiyle yer alan Wolverine, Yeşil Dev’e bu hikayenin içinde net bir şekilde kafa tutmuş ve ikili mücadeleyi kaybetmesine rağmen yiğitliği ve cevvalliğiyle Marvel dünyasına dahil olmuştu. Karakteri yaratan John Romita Sr, Roy Thomas ve Len Wein, Wolverine’i ilk olarak ortaya çıkardıklarında karakter şu anki halinden güç seviyesi olarak çok daha farklı bir boyuttaydı. Fakat çok hızlı bir şekilde tutulması ve kendisini bir anda X-Men ve sonrasında da Avengers içinde bulmasıyla birlikte bu popülerlik zaman içinde Wolverine’in güçlerini de çok daha boyutlu bir hale getirdi ve günümüz itibarıyla yenilmesi neredeyse imkansız bir hale geldi.
Gerçek adı James Howlett olan Wolverine, John ve Elizabeth Howlett’in oğludur fakat aslında gerçek babası Howlett malikanesinde kahyalık yapan Thomas Logan’dır. Bu nedenle Logan adını da çok kullanan ve X-Men’in sinema evrenindeki son filmine de bu ismini veren karakter çok uzun yaşamı içinde sayısız badire atlattı.
I. Dünya Savaşı sırasında Kanada ordusuna hizmet veren ve gösterdiği üstün başarı sonrasında devletin de dikkatini çeken Logan, II. Dünya Savaşı’nda da Captain America’yla sırt sırta çarpışır ve ikili arasında dostluk kurulur. Bu iki büyük savaş arasında Japonya’da da yaşayan Wolverine, buradaki bir ilişkisinden Daken adında bir çocuk sahibi olur ve Daken özellikle son dönem Avengers hikayelerinde de kendisini göstermeye başlayan önemli bir karakter haline gelir.
Kanada devleti için çalışırken Weapon X programının başındaki William Stryker tarafından kaçırılan ve bu esnada vücudundaki kemikleri adamantiyumla kaplanarak gerçek bir ölüm makinesine haline getirilmek istenen Wolverine’in proje içinde hafızası da silinir. Buradan bir şekilde kaçmayı başaran karakter silinmiş olan hafızasıyla birlikte sonrasında çok büyük sıkıntılar yaşayacak ve karanlık kalan geçmişi nedeniyle de psikolojik yönden özellikle çok zorlanacaktır.

Wolverine'nin Güçleri

Süper insan duyularına ve güçlerine sahip olan Logan, özellikle hayvani iç güdüleri ve davranışlarıyla oldukça vahşi bir karakterdir. Mutant özelliklerinden ileri gelen iyileşme gücü daha sonrasında vücuduna eklenen adamantiyumla birlikte ortaya yenilmesi çok güç bir yaratık çıkarır. Aldığı çoklu kurşun yaralarından kurtulmak için birkaç saate ihtiyacı olan Wolverine’in özellikle bu iyileşme gücü zaman içinde gelişim gösterir ve son dönemde çok daha derin yaraları dakikalar hatta saniyeler içinde iyileştirebilen bir karakter haline gelmiştir. Japonya’da bulunduğu dönemde elde ettiği birebir dövüşme ve sayısız silahı kullanma kabiliyeti vahşiliği, çevikliği, iyileşme özelliği ve adamantiyum pençeleriyle birleşince ortaya bir savaş makinesi çıkar. Yine uzun yaşamı boyunca sayısız ülkede yaşayan Logan, İngilizce, Rusça, İspanyolca, Japonca, Çince, Arapça ve Fransızca’yı ana dili gibi konuşabilmekte, bir o kadar dili de rahatlıkla anlayıp iletişime geçebilmektedir.

Sinemada Wolverine

İlk olarak 2000 tarihli X-Men filminde görünen Wolverine, Hugh Jackman’ın gösterdiği performansla birlikte çok kısa sürede beyazperdede de popüler hale geldi. Aslında bu biraz tesadüfi bir başarıydı zira filmin yönetmeni Bryan Singer’ın kafasında filmi çekmeden önce Wolverine rolü için tek bir isim vardı: Dougray Scott. Scott’tan mükemmel bir Wolverine çıkarabileceğini düşünen ve heyecanla oyuncunun kapısını çalan yönetmen olumlu yanıt almasına rağmen Dougray Scott’ın X-Men’den önce imzaladığı bir film antlaşması bu rolü oynamasını mümkün kılmaz. Mission Impossible 2’da kötü adamı oynayacak olan oyuncu, iki filmin set tarihlerinin çakışması nedeniyle çok istediği halde X-Men’de yer alamaz ve rol Bryan Singer’ın ikinci tercihi olan Hugh Jackman’a gider.
Eğer MI 2 filmi olmasaydı şu anki X-Men evreni ne durumda olurdu sorusunun cevabını vermek kolay değil fakat rolü alan Hugh Jackman’ın gösterdiği performans sinemadaki çizgi roman uyarlamalarını ve hatta çizgi roman evrenini dahi değiştiren bir domino etkisi yarattı ve oyuncunun başarısı ortaya gerçekten özel bir oyuncu-rol uyumu çıkardı.
X-Men’in başarısıyla birlikte üç yıl sonra gelen devam filmi X-Men 2 daha da büyük etki yarattı ve ilk filmden daha iyi tepkiler aldı. Özellikle Wolverine’in rolünün de biraz daha arttığı filmde Logan, üç yıl önceki filmden sonra bu yapımla birlikte mutantlar için bir rol model haline gelmeye de başladı. Bryan Singer’ın bu iki filmdeki az sayıdaki hatasından biri olan Wolverine ve Storm’u öne çıkarma çabası sonrasında üçüncü filmi kötü etkileyecek ve özellikle Wolverine için yeni bir yol açacaktı ama o gün için bu formüle yanlış demek çok kolay değildi.
Hugh Jackman

Hugh Jackman

© X-Men

Ne var ki ikinci film sonrasında yönetmen koltuğundan ayrılan Bryan Singer’ın yerine Brett Ratner geldi ve X-Men evreni bu durumdan büyük zarar gördü. Storm rolünü oynayan Halle Berry’nin stüdyoyu "daha büyük süre alan bir rol istiyorum" şeklinde tehdit etmesi, Brett Ratner’ın kötü yönetmenliğiyle birleşince X-Men’in üçüncü filmi olan The Last Stand, Storm ve Wolverine’in mutantların ana-babası gibi davrandığı felaket bir film haline döndü.
Bu filmle çok güzel bir üçleme yapma şansını elinden kaçıran Fox, elindeki popüler karakter Wolverine üzerinden solo filmler yapmak istedi ve 2006 yılındaki Tha Last Stand’den üç yıl sonra 2009’da X-Men Origins: Wolverine filmiyle yeni bir yola girildi. Wolverine’in orijinine odaklanma çabası içinde olan film tam anlamıyla bir başarısızlıktı. Bryan Singer’ın X-Men’indeki en kötü yönlerden biri olan Sabretooth’un hakkını güzel bir şekilde vermekten başka herhangi bir amaca hizmet edemeyen filmin başarısızlığı Fox’a X-Men dünyası için bir yenilenme zorunluluğunu getirdi. 
X-Men: The First Class bu anlamda mükemmel bir işti fakat içinde Wolverine’in bulunmaması bu popüler karakterden ekmek yemeye devam etmek isteyen Fox’u ikinci bir Wolverine solo filmine götürdü. The Wolverine ilk filmden daha iyi olmakla birlikte Logan’ın Japonya günlerine bakış atmaya çalışan ve bu yönüyle seyredeğer olmayı başaran bir filmken özellikle karakterin vahşiliğini yine ekrana bilinçli bir şekilde yansıtmaması yapımı standart altında bıraktı. Hem X-Men, hem de solo Wolverine filmlerinde bu kadar vahşi bir karakterin aksiyon sahnelerinde kan göstermeyen ve bu şekilde gişede yüksek hedefler tutturabileceğine inanan stüdyo karakterin ruhuna büyük zararlar verdi. Deadpool’un 18+ yapısıyla gişede elde ettiği büyük başarı Fox’un bu gerçeği geç bir şekilde fark etmesine neden oldu ve Hugh Jackman’ın Wolverine’i son kez oynayacağı Logan filmiyle birlikte çektikleri R-Rated film sadece beyazperdenin gördüğü en iyi çizgi roman uyarlamalarından biri olmadı, aynı zamanda getirdiği gişe başarısıyla Fox’un da yüzünü güldürdü. Old Man Logan gibi son derece iyi bir hikayede oldukça iyi şekilde uyarlanan film The Death of Wolverine hikayesi gibi karakterin beyazperdede de sonunu gösterdi ve Hugh Jackman oldukça görkemli bir şekilde bu role veda etti.
Hugh Jackman’ın müthiş başarısı sadece beyazperde odaklı değildi. Gerçekte oldukça kısa, tıknaz ve kambur bir karakter olan Wolverine, Hugh Jackman’ın beyazperde performansıyla birlikte çizgi romanlarda da ciddi bir mutasyona uğradı. X-Men filmleri sonrasında ortaya çıkan Ultimate evreninin Ultimate X-Men hikayelerinde aynı Hugh Jackman gibi çizilen ve bu anlamda da beğeni kazanan Wolverine sonrasında yavaş yavaş uzayan boyu, daha yakışıklı ve daha az kıllı çizilen bedeniyle birlikte başka bir hale geldi. Heath Ledger’ın efsanevi Joker performansı sonrasında Brian Azzarello’nun yazdığı The Joker hikayesinde de benzerini gördüğümüz bu değişimle birlikte beyazperdedeki filmler çizgi roman evreni için de önemli bir kaynak haline geldiğini kanıtlamış oldu.
Logan, Hugh Jackman’ın son filmiydi fakat birkaç ay önce Fox’un sinema bölümünün Marvel Studios’u da elinde bulunduran Disney tarafından satın alınması X-Men dünyasını da Marvel Cinematic Universe’ün içine sokacak gibi görünüyor. Bu bağlamda Avengers’la aynı film içinde yer almak istediğini açıklayan Hugh Jackman’a son kez bir Wolverine rolü verilir mi bu bilinmez ama hem X-Men’i, hem de karakter olarak Logan’ı bu satın alma sonrasında çok yeni bir dünyanın beklediği şimdiden kesin gibi.