Bu yılın mayıs ayında atılan, yaşı yetenlere İstanbul’un bundan 25 yıl önceki konser iklimini anımsatan tweet, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. AgenteIncreible isimli kullanıcı, 1993 yılında İnönü Stadı’nın ev sahipliği yaptığı starları sıralamıştı gönderisinde. Kimler yoktu ki listede: Guns'n Roses, Elton John, Metallica, Bon Jovi, Scorpions, Michael Jackson ve Madonna o yıl İstanbul’da sahneye çıkmıştı. O dönemi yaşayanlar bu tweet’le geçmişe gidip farklı duygular yaşadı. Belli ki popüler müziğin farklı türlerinde zirvede yer alan bu isimleri konser atmosferinde izlemenin keyfi ve heyecanı geldi önce akıllara. Ardından da artık bu konser zenginliğinden uzak olmanın ve ayrıca yaşlanmanın hüznü sardı aynı insanları. O tarihte henüz hayatta olmayan ya da konsere gidecek yaşa erişmeyenler ise "vay canına" dedi muhtemelen İstanbul'un 25 sene önceki misafirlerini görünce.
Bu tweet’in ardından benzer efekti yaşatan ise bir film oldu bu kez. Halen vizyonda olan Bohemian Rhapsody, çok önemli bir konseri getirdi akıllara. Film, zaten her alanda bölünmeye hazır olan toplumumuzu, Bohemian Rhapsody’i beğenenler ve beğenmeyenler olmak üzere kolayca ikiye ayırdı. Ön planında efsane solistFreddie Mercury’nin yer aldığı ünlü rock grubu Queen’in serüvenini aktaran filmin sonundaki Live Aid konseri sahnesi ise iki cephede de ortak bir heyecan yarattı. Özellikle de o günleri anımsayanlarda.
Kısaca özetlemek gerekirse… 1980’lerin başında Afrika ciddi bir açlık kriziyle karşı karşıyaydı. İrlandalı rock şarkıcısı Bob Geldof, bu soruna çözüm bulmak için harekete geçti. Geldof’un eylem planının önemli parçalarından birini de dünyanın en önemli yıldızlarının katılacağı Live Aid konserleri oluşturuyordu. 13 Temmuz 1985 günü, Londra’da ve Philadelphia’da düzenlenen bu konserler hem 100 milyon dolarlık bir gelir elde edilmesi, hem de birbirinden önemli müzisyenleri bir araya getirmesiyle tarihe geçti. Gerçi sonradan Afrika için toplanan paranın Etiyopya'daki isyancıların eline geçtiği ve silah alımlarına gittiği iddiaları ortaya atıldı ama olumlu pencereden bakıldığında insanoğlu o zaman günümüze oranla çok daha duyarlı davranmış ve kara kıtaya destek konusunda iyi bir sınav vermişti.
Freddie ve arkadaşları konserde Bohemian Rhapsody filminde neredeyse bire bir aktarıldığı üzere ortalığı salladı. Film eski kuşakları işte o güne götürdü. Eminim ki herkes sinemadan çıktıktan sonra internetten o konserin görüntülerine ulaştı.
Live Aid konserleri TRT tarafından canlı yayınlandı. Bu, müzikseverler için bulunmaz bir nimetti. İnternetin olmadığı, rock starlarından birini dahi ekranda görmenin büyük lüks sayıldığı o tarihte, aynı gün içinde dünyanın en seçkin müzisyenlerini izlemenin düşüncesi dahi inanılmazdı. Ben o zamanlar çılgın Queen hayranıydım. Zar zor temin ettiğim ecnebi dergilerde grup adına ne bulursam kesip saklıyordum. Tüm albümleri bir şekilde bulmuş, şarkıları kendimce ezberlemiştim. (Elbette ki o yıllardaki pek çok Türk genci gibi baby, tonight gibi kolay anlaşılır kelimeleri yüksek sesle söylüyor, diğer kelimeleri ağırlıkla atarak mırıldanıyordum). Live Aid’de Queen’in de sahne alacağını duyunca gündüz yayının başlamasıyla televizyon karşısına kamp kurdum. TRT, ağırlıklı olarak Wembley’deki performansları yayınlıyor, arada Philadelphia’ya bağlanıyordu. İlk olarak Ultravox’u izlediğimi hatırlıyorum. Sahnede kimi görsem mutlu oluyor, bir yandan da Queen'in çıkmasını sabırsızlıkla bekliyordum. Vakit ilerleyip de grubu göremeyince öyle hüzünlendim ki anne-baba da dert edindi durumu. Onlar da benimle birlikte nöbete başladı televizyon karşısında. Tam ümidi kesmeye başlamışken önde Freddie Mercury ardından da grubun diğer üyeleri göründü ekranda. "İşte çıktılar" diye çığlık attım. Babam Fener gol atmış gibi sevindi, ben zevkten dört köşe. Beklediğime de değdi. Freddie ve arkadaşları konserde Bohemian Rhapsody filminde neredeyse bire bir aktarıldığı üzere ortalığı salladı. Film eski kuşakları işte o güne götürdü. Eminim ki herkes sinemadan çıktıktan sonra internetten o konserin görüntülerine ulaştı.
Bohemian Rhapsody, Queen hayranlarının aklına grubun bir başka ilginç performansını da getirdi: 13 Temmuz 1987 tarihli Afyonkarahisar konserini…
Merkez üssü ekşi sözlük olan Queen'in 13 Temmuz 1987 tarihli Afyonkarahisar konseri gerçekte hiç olmadı elbette. Ama bu hayali organizasyona dair onlarca gönderi süslüyor internet sayfalarını. Günümüzde kısa bir araştırma sonucu bunun bir hurafe olduğunu tespit etmek çok kolay. Ama sanal alemde bu fantezi konsere dair öyle inandırıcı anlatımlar var ki şüpheye düşenlerin sayısı hiç de az değil. Öyle ki Queen’in Afyon konserinin şarkı listesi bile yazılmış: One Vision, Tie Your Mother Down, Seven Seas Of Rhye, A Kind Of Magic, Under Pressure, Another One Bites The Dust, I Want to Break Free, Is This The World We Created?, Bohemian Rhapsody, Hammer To Fall, Radio Ga Ga, We Will Rock You, Friends Will Be Friends, We Are The Champions ve God Save the Queen'i seçmiş Freddie ve arkadaşları İç Batı Anadolu’daki hayranları için. Grubun, hit şarkılarından Mustapha’yı ve bölge halkının sempatisini kazanmak için Emirdağı Birbirine Ulalı türküsünü söylediğini iddia edenler de var. Konserin Büyük Taarruz’un 65.yılı münasebeti nedeniyle düzenlendiği, Afyonluların bu tarihi olayı kimseye söylememek için birbirlerine söz verdikleri ama bir kişinin sosyal medyada açık vermesi neticesinde gerçeğin ortaya çıktığı söylentileri yer alıyor konuyla ilgili yorumlarda. Freddie Mercury'nin sahneye sarı ceketiyle çıkması, Afyon seyircisine övgüler yağdırması aktarılan diğer detaylar.
Queen'in en hareketsiz üyesi John Deacon'ın uzun yıllar kıpırtısız ve ayakta çalmak kaynaklı eklem ağrılarına Afyon'un termal banyolarında çözüm ararken arkadaşlarını da beraberinde getirmesi gibi fantezi olasılıklar ve çok daha fazlası da sıralanabilir.
Peki neden Afyon? iPhone lansmanının uzantısı olarak planlanan bu konserin bir dil sürçmesi sonunda Afyon'a taşınması gibi bir senaryo yazmak mümkün. Baharat Adası olarak da anılan Zanzibar'da doğan Freddie Mercury'nin ‘lezzeti baharatında’ denilen sucuğa tutkusu nedeniyle Afyon'u seçmesi, günün en önemli öğününün kahvaltı olduğuna inananlardan Brian May'in kaymak tutkusunun grubu Afyon'a sürüklemesi, Queen'in en hareketsiz üyesi John Deacon'ın uzun yıllar kıpırtısız ve ayakta çalmak kaynaklı eklem ağrılarına Afyon'un termal banyolarında çözüm ararken arkadaşlarını da beraberinde getirmesi gibi fantezi olasılıklar ve çok daha fazlası da sıralanabilir elbette.
Çok uzatmadan gerçeklere dönelim. Arşivlere bakıldığında Queen'in Afyon konseri ile aynı günde yani 13 Temmuz 1987'de ülkemizdeki en önemli müzik etkinliğinin Cem Mansur yönetimindeki İngiliz Oda Orkestrası'nın AKM'de verdiği konser olduğu görülüyor. Queen'in Freddie Mercury, Brian May, John Deacon ve Roger Taylor'dan oluşan kadrosuyla verdiği son konserin yeri İngiltere, tarihi ise 9 Ağustos 1986. Yani hayali Afyon konserinden 1 yıl kadar önce. Queen belki ülkemize gelmedi ama Brian May, yazının en başında bahsi geçen Guns'n Roses konserinden önce İnönü Stadı'nda sahne aldı. Brian May ve Roger Taylor'ın ünlü aktör Robert de Niro ile projelendirdiği We Will Rock You müzikali 2013 yılında müzikali İstanbul’da sergilendi.
Evet, Afyon'da Queen konseri olmadı. Peki David Gilmour, Kalkan'da gitar çaldı mı? Bunun araştırmasını da size bırakalım.