MÜZİK
Genç ve yetenekli, üstelik çalışkan da. YouTube'dan yayınladığı videolarla hatrı sayılır bir kitleyi kendine hayran bırakan şarkıcı/müzisyen Serra Arıtürk'le bugünü, yarını ve hayallerini konuştuk.
Sevdiği sanatçıların şarkılarını kaydedip YouTube'dan yayınlayan Serra Arıtürk, duru ve güçlü vokaliyle bir anda herkesin dikkatini çekti. Ancak o adımlarını hızlı değil sağlam atmanın peşinde. Kendi bestelerini yayınlamak için hala hazırlıklarını sürdürüyor, bir yandan da kariyerinin ilk günlerini çeşitli projeler ve ortaklaşa çalışmalarla zenginleştiriyor. Geçtiğimiz günlerde Evrencan Gündüz'ün sahnesine konuk olmuştu, şimdiyse sırada Mirkelam var.
Onunla müziğe başladığı ilk günlerden, idollerinden ve gelecek planlarından konuştuk. Serra, sohbet esnasında bir yeni şarkının da müjdesini verdi!
Müzikle ilişkin nasıl başladı? İlk idölün kimdi?
Annem ve babam sayesinde sürekli olarak çok çeşitli müzikler dinlenen bir ortamda büyüdüm, özellikle küçüklüğümde ailemle beraber sıkça klasik müzik konserlerine ve caz festivallerine gittiğimi hatırlıyorum. Fakat müzikle olan özel ilişkim asıl 7 yaşında klasik gitar çalmaya karar vermemle başladı. Yıllarca ülkemizin çok değerli hocalarından biri olan Hüsrev İsfendiyaroğlu’ndan klasik gitar eğitimi aldıktan sonra, lise yıllarının ortalarına doğru şarkı söylemenin tam anlamıyla keyfine vardım diyebilirim. Okulda oluşturduğumuz grubumuzla katıldığımız müzik yarışmalarında ilk sahne deneyimimi yaşadıktan sonra müziğe bakışım çok değişti ve önceleri hayatıma eşlik eden en önemli unsur olan müzik, hayatımı üstüne kurup sonuna kadar yapmaktan asla vazgeçemeyeceğim bir temel haline geldi.
Şarkılarını hem dinleyerek hem söyleyerek büyüdüğüm Whitney Houston, Alicia Keys, Beyonce, Christina Augilera, Pink, Adele, Nina Simone, Erykah Badu, Mariah Carey gibi güçlü vokalistler beni her daim çok etkiledi; ancak beni asıl büyüleyen isim ilk defa 9 yaşındayken babamın yurtdışından getirdiği Frank adlı albümünü dinlediğim Amy Winehouse oldu. Sesini duyduğum ilk andan itibaren beni etkisi altına almasına rağmen şarkılarını, altında yatan anlamları daha yeni yeni anlıyorum ve senelerdir her dinleyişimde anlattığı hikayelerin daha çok içine giriyorum.
Canlı performansın gücüne çok inanıyorum, dinleyici ve sanatçı arasında başka hiçbir şekilde kuramayacağınız bir köprü kuruyor. Sizi dinleyen, tanıdığınız veya tanımadığınız insanlarla kaç kişi olursa olsun müthiş bir enerji alışverişi içerisine sokuyor.
Videolarını YouTube üzerinden yayınlama fikri nasıl çıktı? Seni motive eden şey neydi buna başlarken?
YouTube hikayem başlamadan kısa bir süre önce Boğaziçi Caz Korosu’na katılma fırsatım olmuştu. Kısa bir dönem korodaki etkinliğim devam etti ancak bir süre sonra okuldaki yoğunluğum koroya gereken vakti ayırmama engel olmaya başladı ve ayrılmak durumunda kaldım. O sıralar kendi kendime müziği nasıl devam ettirebileceğimi düşünürken hayatıma giren ve sosyal medyayla oldukça iç içe olan bir yakınımın ve yakın çevremdeki diğer insanların da YouTube fikri hakkındaki olumlu düşünceleri ve verdikleri destek en büyük motivasyon kaynağım oldu.
YouTube’da binlerce insan senin videolarını izliyor. Ama topluluk karşısında çalmak bambaşka bir durum. İlk performansını hatırlıyor musun, nasıldı?
Canlı performansın gücüne çok inanıyorum, dinleyici ve sanatçı arasında başka hiçbir şekilde kuramayacağınız bir köprü kuruyor; sizi dinleyen tanıdığınız veya tanımadığınız insanlarla kaç kişi olursa olsun müthiş bir enerji alışverişi içine sokuyor. Bence sanatçının kendisi için de dijital performanslara göre çok daha zevkli ve tatmin edici bir deneyim.
Daha önce hiç kendi konserimi vermedim fakat yakın zamanda vermeye başlayacağım, hazırlıklarım başladı ve devam ediyor. Kendi konserlerim başlamadan önce sevdiğim sanatçıların sahnelerine konuk olarak bir anlamda ısınma turlarımı gerçekleştiriyorum; geçtiğimiz günlerde son konserlerinden birinde sahneyi benimle paylaşan arkadaşım Evrencan Gündüz bu sanatçılardan bir tanesi. Sırada ise 24 Kasım’da sahnesine konuk olacağım Mirkelam var.
Şarkılarını söylemekten en çok keyif aldığın isim kim?
Amy Winehouse şarkılarının benim için her anlamda ayrı olduğunu artık bilmeyen yoktur zaten; onun dışında parçalarını söylemekten en zevk aldığım isimlerden biri tabii ki de Adele. Tıpkı Amy gibi onun da şarkıları senelerdir her anıma eşlik ediyor ve onlarla büyüyorum; bu yüzden her birinin anlamı benim için çok özel.
Kendime sürekli olarak hayallerimi gerçekleştirmek için basamak olarak gördüğüm ödevler veriyorum ve bunlar için yeni teslim tarihleri belirliyorum.
Kendi şarkılarını yazıyor musun? Öyleyse, ne zaman paylaşmayı düşünüyorsun bu şarkıları?
Yaptığım küçük besteler var fakat şu aşamada beste yapmaktan çok söz yazmayı tercih ediyorum. Kendi şarkılarımı herkesle paylaşmadan önce beste yapmakla ve söz yazmakla daha fazla uğraşmaya ve kendimi geliştirmek için biraz daha zamana ihtiyacım olduğunu hissediyorum. Ancak çok yakında duyacağınız projelerde söz ve müzik anlamında çokça katkım olduğunu mutlulukla söyleyebilirim.
Mutlaka hedeflerin vardır, kendini nerede görmek istiyorsun?
Elbette şarkı söylemek en büyük zevkim, ama bunun yanında kendimi bildim bileli Micheal Jackson, Beyonce, Queen, Shakira, Coldplay, Bruno Mars gibi büyük sanatçıların sahne şovlarını izleyerek ve tabii ki onları taklit ederek büyüdüm. Her zaman dansa ve böyle büyük şovlara fazlaca ilgim vardı. Kendim için zirve noktası daima küçük küçük de olsa değişim içinde, ama şunu söyleyebilirim ki gözlerimi kapattığımda kendimi içine devasa kitleleri doldurmak istediğim dünya sahnelerinde, izleyerek büyüdüğüm bu şovları ve çok daha alışılmadıklarını gerçekleştirirken hayal ediyorum. Kendime sürekli olarak bu süreci gerçekleştirmek için basamak olarak gördüğüm ödevler veriyorum ve bunlar için yeni teslim tarihleri belirliyorum. Küçük ya da büyük, nerede ve hangisi olursa olsun kendimi sahnedeyken oraya ait hissediyorum. Artık hayatımı sahnede geçirmek istediğimi biliyorum ve dünyadaki sahneler evim olsun istiyorum.
Şu aralar neler dinliyorsun? Kafayı taktığın bir müzisyen ya da albüm var mı?
Bu aralar deep house ve alternatif müziğe fena halde sarmış durumdayım. Hatta çok yakında sesimi bir deep house projesinde duyabileceksiniz. Aynı zamanda modern müziğin old school isimlerini de çok dinliyorum, Sam Smith ve Gallant bu isimlerden en çok sevdiklerim. Bunların yanında enstrümantal ve elektronik caz her zaman dinlediğim türlerden. Zamansız favorim iste The Cinematic Orchestra, özellikle evde olduğum zamanlar uyuyana kadar (çoğu zaman uyurken de) fonda bütün parçalarını dinliyorum.
.png)
